Ufuk ER'den |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
01 Mayıs 2008
|
|
Küresel pirinç krizi İsrail'i de vurdu
|
|
|
|
|
|
Dünyada baş gösteren pirinç krizi İsrail'i de vurdu. Ülkenin en büyük süpermarket zincirleri, pirinç satışlarında alım sınırlamaları getirmek durumunda kaldı; pirinçte perakende fiyatlar, yüzde 33'ten yüzde 70'e varan oranlarda zamlandı.
Dünya çapında artan talep, pirinç stoklarının son yılların en düşük seviyelerine inmesi ve fiyatların tırmanmasıyla küresel anlamda bir gıda krizine dönüşen pirinç, İsrail'de de tüketicilerin ceplerini yakmaya başladı. Ülkenin en büyük süpermarketler zincirlerinin bazıları, dünya pazarlarında yaşanan sıkıntının İsrail'e de erişmesi sonrası, pirinç satışlarına kişi başına ancak 1-2 paket satarak sınırlama getirdi.
Kiloluk bir paket pirincin fiyatı 7 şekel'den 12,5 şekel'e tırmandı.
Büyük süpermarket zincirlerinden Sugat'ın basın sözcüsü daha önce böyle bir şey hiç yaşamadıklarını belirtirken, hatta ülkenin kuruluşundan bu yana bu tür bir darboğaz görmediklerini duyurdu. Sugat'ın da pirinç fiyatlarını yüzde 70 oranında artırdığı bildirildi. Basın sözcüsü, pirincin geçen yıl yüzde 104'lük bir artış kaydettikten sonra, bu yıl başından bu yana yüzde 68 oranında arttığını hatırlattı. Pirincin yanı sıra geçen yıl buğday fiyatlarının yüzde 53, mısır fiyatlarının da yüzde 45 yükseldiğini söyleyen basın sözcüsü, sorunun çözülebileceği konusunda iyimser olmadığını, yine de vatandaşların paniğe kapılıp stoklama yapmamaları halinde, talebi büyük ölçüde karşılayabileceklerini dile getirdi.
Dünya genelinde gıda fiyatlarındaki artışların, süpermarketlerde gıda fiyatlarında ortalama yüzde 10 oranında bir fiyat ayarlamasına gidilmesine yol açacağı belirtiliyor. Fiyat ayarlamalarının, bu sektörde hemen tüm alanları etkilemesi, bağlı sanayilerden başlayarak, gıda üreticilerinin, dağıtıcıların, restoranların, kafelerin, ayaküstü yiyecek satışı yapan işyerlerinin, catering firmalarının ve otellere kadar geniş bir yelpazeye yayılması bekleniyor.
Restoranlar, rekabet nedeniyle henüz fiyatlarında ayarlama yapmakta ihtiyatlı davranırken, gazetelere verdikleri ilanlar yoluyla, "fiyatları ortaklaşa yükseltme" sinyalleri verdiler. Köşe yazılarında yazarlar, tüketicilere fiyatları değişik yerlerden kontrol etmeden ürün almamaları, pazarlık etmeleri ve indirim istemeleri yolunda öğütler verirken, "Bir hafta pirinç satın almazsak, fiyatların yükseldiği gibi aynı hızla düştüğünü göreceğiz" diye yazdılar
.
Üzerinde kamu denetimi bulunan ekmekte de fiyatların önümüzdeki aylarda yüzde 10 ile yüzde 15 arasında artacağı tahmin ediliyor. Bunlara ilaveten kahve fiyatlarının yüzde 5,5 ile yüzde 8,5, şekerleme ürünleri fiyatlarının da ortalama yüzde 5 zam göreceği ifade ediliyor.
|
|
05 Mayıs 2008
|
|
Microsoft teklifi geri çekti, Yahoo hisseleri
|
|
|
|
|
|
Microsoft'un dünyanın en büyük internet sitelerinden biri olan Yahoo'ya yaptığı 47.5 milyar dolarlık teklifi geri çekmesi, Yahoo hisselerinin dibe vurmasına neden oldu.
Piyasa açılmadan önceki işlemlerde Yahoo hisseleri yüzde 21 değer kaybederken, 22.65 dolara indi. Yaşanan düşüşte Citibank'ın Yahoo hisseleri ile ilgili olarak işlem tavsiyesini 'sat'a döndürmesi de etkili oldu.
Yahoo, cuma günü Microsoft ile anlaşmanın yakın olduğu beklentisi ile yüzde 7 prim yapmıştı.
|
05 Mayıs 2008
|
|
Dünyanın en büyük özel fonu Carlyle Group
|
|
|
|
|
|
Uluslararası özel sermaye fonlarından The Carlyle Group, Private Equity International dergisi tarafından yayımlanan dünyanın en büyük 50 özel sermaye fonu listesininde ilk sırada yer aldı.
The Carlyle Group, 52 milyar dolar ile 2003 yılından bu yana yönettiği varlık toplamını en hızlı artıran özel sermaye fonu oldu. Geçen yılki PEI 50 sıralamasında, Carlyle 32.5 milyar dolar ile yine birinci sırada yer almıştı.
Bu yıl da Carlyle'ın başı çektiği listede sektörün tanınmış firmalarından Goldman Sachs 49 milyar dolar ile ikinci, TPG 48,75 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı.
Private Equity International, firmaları beş yıllık süreçlerde kendilerine yapılan yatırım miktarlarına göre değerlendirmeye alıyor. PEI Media direktörü David Snow; dünyanın en büyük 50 özel sermaye (private equity) firmasının yönettiği fonlar toplamındaki artışın son beş yıllık dönemde 810 milyar dolara ulaştığını, bu artışın doların değerindeki düşüş ve enerji sektörüne olan ilginin artması sebebiyle önümüzdeki yıllarda da süreceğini bildirdi.
Private Equity International dergisinin sıralaması:
1. The Carlyle Group
2. Goldman Sachs Principal Investment Area
3. TPG
4. KKR
5. CVC Capital Partners
6. Apollo Management
7. Bain Capital
8. Permira
9. Apax Partners
10. The Blackstone Group
|
|
06 Mayıs 2008
|
|
|
|
|
|
Petrol fiyatlarında yaşanan yükseliş, yeni zirveleri de gündeme getiriyor.
Son olarak Goldman Sachs analisti Arjun Murti tarafından yayınlanan raporda, fiyatların bir sene içerisinde 200 dolara kadar yükselebileceği ifade edildi.
KİM BU ARJUN MURTİ?
Aslında hergün petrolle ilgili yeni tahminler yayınlanıyor ama Goldman Sachs'ın analisti Murti'nin burada farklı bir yeri var. Murti'nin ciddiye alınması gerektiren en önemli neden, önceki uçuk tahmininin tutmuş olması...
Arjun Murti, 2006 yılının mart ayında, yani petrol fiyatları henüz 60 dolarlı seviyelerdeyken ortaya çıkıp fiyatların 105 dolara kadar yükseleceğini öngörmüştü. Piyasanın büyük bölümü tarafından fazla ciddiye alınmayan bu raporun fazlası bile olduğu geldiğimiz şu noktada ortaya çıktı. Petrol yıllardır hızla artarken, dün itibariyle tarihinde ilk kez 120 dolara ulaştı.
Arjun Murti, yeni raporuyla şimdi petrol için daha yüksek bir seviyeyi işaret ediyor. Murti'ye göre ham petrolün varil fiyatı, arz eksiklği ve piyasadaki belirsizlikler nedeniyle iki sene içerisinde 150-200 dolar bandına oturacak.
SPEKÜLATÖRLER YÜKSELİŞE YARDIMCI OLUYOR
Petrolde son yıllarda yaşanan yükselişin temelinde Ortadoğu kynaklı gelişmeler ve petrol arzının talebe yetişemeyeceğine yönelik endişeler yer alsa da spekülasyonların etkisi de tartışılamaz. Özellikle dolardaki düşüşü fırsat bilen fonların petrol ve diğer emtialara hücum etmesi fiyatların suni bir şekilde artmasına neden oluyor. Uzmanlar, petrolün 100 dolardan sonraki yükselişinde piyasadaki spekülasyonların ve hedge fonlarının büyük etkisinin olduğu belirtiyor.
|
09 Mayıs 2008
|
|
Petrol fiyatları tutulmuyor
|
|
|
|
|
|
Uluslararası piyasalarda ABD ham petrolünün varil fiyatı 126 doları da geçti.
ABD ham petrolünün varil fiyatı Haziran ayı teslimi 2,51 dolar artarak, 126,20 dolara yükseldi. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 125,90 doları gördü.
Piyasa uzmanları, yatırımcıların petrol benzeri emtiaları enflasyona karşı korunma amaçlı gördüğünü söylüyorlar. Bazı uzmanlar ise petrol fiyatlarının bir yıl öncesine göre ikiye katlanmasının gerisindeki asıl nedenin ise ABD Doları'nın değer kaybetmesi olduğunu ifade ediyorlar.
OPEC Genel Sekreteri Adbullah El-Bedri'nin dün, dünya petrol piyasalarında arzın yeterli olduğunu, gerekirse daha fazla petrol pompalamaya hazır oldukları açıklaması da petrol fiyatlarının yükselişini durduramadı.
|
11 Mayıs 2008
|
|
Çin'de 'ultra ucuz işgücü' efsanesi bitiyor
|
|
|
|
|
|
Düşük ücret politikasında ısrar eden, uluslararası standartlarda üretim ile çalışan koşullarına çok fazla hassasiyet göstermeyen Kızıl Kapitalist Çin'de, üretim maliyetleri ülkenin bütün kontrol çabalarına rağmen artıyor. Dünyanın 'üretim motoru'na dönüşen ülkede yüksek maliyet ve düşük kár marjları yüzünden binlerce fabrika kapanma tehlikesi yaşıyor.
ÜRETİM ve ihracata açık, ithalata çok da açık olmayan bir ticari model geliştiren 'Kızıl Kapitalist' Çin, düşük ücret politikasındaki tüm ısrarlarına rağmen, artan maliyetlerin önüne geçemiyor. Dünyanın 'üretim motoru'na dönüştüğü söylenen Çin'de maliyetleri kontrol altında tutmak için olağanüstü bir çaba gösteriyordu. Yüzde 60 kapasiteyle çalışan fabrikaların zarar etmeye başladığı ve maliyetlerdeki yükseliş ile kár marjlarındaki düşme nedeniyle ekonomisi zorlanan Çin'de pekçok üreticinin iflas noktasına geldiği iddia ediliyor. Hong Kong Sanayi Odası'na göre, Pearl River Delta'sında 60 bin ile 70 bin arasındaki atölye yaşanan sıkıntılar nedeniyle 2008 sonuna kadar kapanabilir. Düşük değerli, enerjiyi verimli kullanamayan ve işe yüzde 8 kár oranlarıyla başlayıp, şu sıralar sıfıra yakın kár oranını kabullenen firmaların kapanma dalgasından ilk etkilenecek şirkketler olacağı söyleniyor.
Avantajını yitirdi
Çin'in, Vietnam ve Hindistan gibi ülkelere kıyasla üretim avantajını kaybettiği de konuşuluyor. Booz Allen Hamilton'ın danışmanı Ronald Haddock'un "Globalleşme artık ciddi olarak gerçekleşiyor. Çin eskiden olduğu noktada değil" sözleri de dünyadaki değişen dengelere işaret ediyor. Çin'in para birimi yuan'ın yükselişi de global şirketlerin merkezlerini değiştirmesinde etkili oluyor ama Çin'in işçilere emeklilik garantisi ve uzun süreli istihdam hakkı gibi yasalar çıkarmaya hazırlanması en önemli etken. Çünkü sadece bu kanunların, maliyetleri yüzde 40 artıracağı hesaplanıyor.
Vietnam'a büyük göç
Çin üretimde avantajlarını kaybederken, yanı başındaki Vietnam, Çin'den vazgeçen şirketlerin büyük bir göç gerçekleştirdiği ülke olarak öne çıkıyor. Vietnam'da maliyetler Çin'den yüzde 50 daha az. Vietnam'da bir fabrika kurmanın maliyeti Çin'dekine kıyasla 3 kat fazla olsa da, çalışmaya başladıktan sonra düşük maliyetler avantaja dönüşüyor. Geçtiğimiz haftalarda Vietman'da 59 dolar aylık maaş alan işçilerinin yüzde 20 zam talebi Nike'tan karşılık görmeyince, işçilerin greve gitmesi, Vietnam'da asgari ücretin 59 doların bile altında olduğunu hatırlatmıştı. Hindistan'da ise çalışan kalitesinin Çin'dekine oranla yüzde 60 oranında daha düşük ve verimsiz olduğu biliniyor.
Farklılaşma zorunluluğu
Çin ucuz iş güçü ve değersiz yuan sayesinde ihracatını sürekli olarak artırdı. Ürettikçe Çin'de yeni bir orta, orta üstü ve üst sınıf oluşmaya başladı. Lüks tüketimin en çok arttığı ülkelerin başında Çin'in gelmesi de yaratılmış bu yeni sınıflardan kaynaklanıyor. Uluslararası standartlarda üretime ve çalışan koşullarına çok fazla hassasiyet göstermemekle eleştirilen Çin, bu uyarılara artık kulak vermek zorunda da kalacak. Çok sayıda Çinli üretici, Amerika'dan kaynaklanan bir farklılaşma politikası içinde yeniden yapılanmaya gidiyor. Çin'in yeni iş kanununda bazı düzenlemeler yapıldı. Emtia ve enerji kullanımındaki yükseliş ve çıkarılması beklenen öncelikli yasalardaki ertelemeler üreticileri zora sokuyor. Çin'in 'ultra-ucuz işgücü' efsanesifarklılaşma zorunluluğuyla birlikte bitiyor.
Şirketlerin yüzde 75'i otomasyona geçti
BAZI uzmanlar Çin'in elinde kalan son kozun 'verimliliği artırmak' olduğunu söylüyor. Şirketler bu yüzden çalışanları için kamplar açıyor. Çocuklarına İngilizce öğreten ve lojman veren firmaların sayısı artıyor. Maliyetlerini düşürmek için otomasyona geçen firmaların oranı ise yüzde 75 civarında.
Enflasyonun artması orta sınıfı zorluyor
ÇİN'de aylık geliri 845 dolar civarında olan bir aile için hayat normal akışında devam ederken, son ekonomik gelişmeler nedeniyle giderleri yüzde 100 artan aileler zorlanmaya başladı. Çin'de enflasyon oranı yüzde 4.8'den yüzde 8.7'ye yükseldi. Yağ, et ve süt fiyatları her geçen gün artıyor. Ücretlerdeki yükseliş ise son üç yılda yüzde 10 civarında oldu. Çin'de artık kızartma yerine haşlama yemekler yendiği, yemeklerdeki et oranının azaldığı Batı basınında da sıkça haber oluyor.
Çin'deki enflasyon Türkiye için olumlu zemin oluşturur
YEŞİM Tekstil Genel Müdürü Şenol Şankaya, son dönemde Çin ve Uzakdoğu ülkelerindeki ihracatçıların en çok yakındıkları konunun enflasyon olduğunu belirterek "5 Uzakdoğu ülkesinin en büyük şikayetleri enflasyondu. Enflasyonla tanışmaları ve ne yapacaklarını sormaları beni şaşırttı. Bu durum Türkiye için olumlu zemin oluşturacaktır" diye konuştu.
Penti, Çin baskısını inovatif ürünlerle aştı
ÖĞRETMEN Çorap ve Penti'nin Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo, Çin'deki enflasyonun artışı, faiz oranlarının yükselmesi ve ihracata yapılan teşviklerin azalmasıyla Avrupa ile Amerika'daki haksız rekabetini bitireceğini belirterek şunları söyledi: "AB ve Amerika'da Çin ürünlerinin ciddi bir baskısı sözkonusuydu. Bu ülkeler de artık ucuz malların riskini görüyor ve bu ucuz malların tüketiciler için gerçek bir anlam olmadığını anladı. Çin'in üretim süreçlerinde sosyal sorumluluğa uygunluktan uzak oluşu da tüketicileri endişelendiriyor." Amerika'ya ve dünyanın en büyük perakendecisi Wal-Mart'a yüksek katma değerli ürünlerle girdiklerini anlatan Kariyo, "Wal-Mart ince kadın çorabı koleksiyonunda önemli bir ürün gamına talip olduk. İhracattaki Çin baskısının yüksek kaliteli ve inovatif ürünlerle aşılacağını kanıtladık" dedi.
|
16 Mayıs 2008
|
|
Otomotiv, inşaat ve beyaz eşyaya çelik zammı kapıda
|
|
|
|
|
|
ABD mortgage piyasasındaki zararını tarımsal emtia piyasasında yüklü pozisyonlar alarak kapamaya çalışan spekülatör yatırımcılar gıda fiyatlarının tavan yapmasına neden oldu. Şimdi de çelik, bakır, çinko gibi sanayi emtiası piyasasına yapılan yatırımlar büyük sanayicilerin gözü gibi sakındıkları projelerinden bile vazgeçmelerine neden olmaya başladı.
Referans Gazetesi'nin haberine göre, ABD dolarının kan kaybı ile başlayan alternatif yatırım arayışında iyice şişen hammadde fiyatları dev çelik şirketlerinin maliyetlerinin bir anda katlanmasına neden oldu. Her sene maden şirketleri ile çelik devleri arasında karşılıklı görüşmelerle ayarlanan ve geçen sene yüzde 65 olarak kabul edilen demir cevheri fiyatlarındaki artış bu sene yüzde 71 olarak kabul edildi. Çelik üretiminde demir cevheri dışında kullanılan kok kömürü ve levha çelik fiyatları ise neredeyse ikiye katlandı. Aralarında geçen sene birleşerek dünyanın en büyük çelik şirketi olan ArcelorMittal'in de bulunduğu çelik şirketleri artan maliyetlerinin çaresini müşterilerine yansıtmakta buldu. Hal böyle olunca son 6 ay içinde küresel çelik fiyatları yüzde 40 ila yüzde 50 arasında yükseldi. Çeliğin ton başına fiyatı küresel krizin başlaması sonrası 120 euroya kadar çıkınca ise gemicilikten, petrol ve doğalgaz aramalarına kadar Türkiye'den Çin'e, ABD'den Venezüella'ya dünya çapında bir çok proje bir bir iptal edilmeye başlandı.
Köprü ve ev inşaatları bile iptal ediliyor
Türkiye'de inşaatçılar çelik üreticilerinin fiyatlarında indirime gitmesi için 8 şehirde birden 15 günlük eyleme hazırlanıyor. Hindistan'da ise yüksek çelik maliyetleri yüzünden hükümetin en önemli projelerinden olan bir köprünün inşaatı iptal edildi. Hintli müteahhitler ise ana girdileri olan çeliğin giderek pahalanması karşısında düşük gelirliler için yapılan konut inşaatlarını iptal etmeye ya da ertelemeye başladı. Hintli müteahhitlet hükümetten çelik fiyatlarının önümüzdeki 3 ay içinde dondurulmasını talep ederken, Venezüella'da Chavez hükümeti çelik fiyatlarını kontrol altına alabilmek için ülkenin en büyük çelik üreticisini kamulaştırdı ve çeliğin yurtdışına satışına da sınırlama getirdi. ABD'li petrol şirketleri ise artan çelik fiyatları yüzünden petrol arama çalışmalarının riske girmesinden yakınıyor.
Aralarında Güney Koreli Daewoo gibi gemicilik sektörü liderlerinin, NTCH gibi cep telefonu operatörlerinin ve RoyalDutchShell gibi petrol devlerinin de bulunduğu bir grup şirket projelerini iptal etmeye başlayanlar arasında gösteriliyor. Hammaddede küresel arzın giderek düştüğü bir dönemde ABD'de yaşanan mortgage krizi sonrası küresel yatırımcının değişen risk algısı zaten emtiaya olan talebi artırmıştı. Üzerine Çin, Hindistan ve diğer gelişmekte olan piyasalarda yaşanan hızlı sanayileşme süreci eklenince hem demir cevheri gibi hammddelerin hem de çeliğin fiyatındaki patlamalar kaçınılmaz oldu.
Çeliği ucuza üretmek için nikeli azalttılar
The Wall Street Journal'a göre bu çelik fiyatlarının henüz zirve yapmamış hali. Hatta dünyanın en büyük çelik üreticisi olan ArcelorMittal'in CEO'su Lakhsmi Mittal bir konferansta "Çelik fiyatları henüz zirve yapmadı, gördüğümüz şey sadece artan maliyetlerin her ay çelik fiyatlarına yansımasından ibaret" açıklaması ile dikkat çekmiş, küresel çelik fiyatlarının daha da artacağı beklentilerini artırmıştı. Küresel çelik piyasasını tekel sayılabilecek kadar belli başlı dev şirketlerin yönetiyor olması ise havacılık sektöründen, inşaata, gemicilikten telekomünikasyona kadar bir çok sektörden müşterinin pazarlık gücünü kısıtlıyor. ArcelorMittal Avrupa'daki satışlarını demir cevheri, enerji ve ulaştırma maliyetlerini sebep göstererek yüzde 20 artırdı ve ton başına 120 euroya kadar yükseldi.
Çelik şirketleri de kısa vadede kârlı gibi görünseler de bu durumdan rahatsız. The Wall Street Journal'ın haberine göre yüksek fiyatlarının satışlarını olumsuz etkilemesinden korkan çelikçiler kendi içlerinde yeni önlemler almaya başladı. Bir çoğu maden şirketlerinden demir cevheri satın almak yerine kendileri demir cevheri madenlerini almaya ve işletmeye başladı. Nippon Steel gibi Japon çelikçiler bu ay maliyet kesintilerinde gaza basacaklarını, hatta işten çıkarmalara bile gideceklerini duyurdu. Bazı çelik şirketleri ise ürettikleri çeliği nasıl daha ucuza mal edebilecekleri ve müşterilerinin alüminyum ya da plastik gibi daha ucuz ikame mallara kaymasını nasıl engelleyebilecekleri üzerine kafa yoruyor. Finlandiyalı üretici Outokumpu artık çelik üretirken daha ucuza mal olması için daha az nikel kullanıyor. Şirketler dışında hükümetler de ihracat yasakları ile çeliğin iç piyasadaki fiyatını sabit tutmaya çalışıyor. Ancak uzmanlara göre tüm bu önlemler etkisini gösterene kadar çelik fiyatları yüksek kalmaya devam edecek.
Sektörlere etkisi
İnşaat bir ay sonra zorlanacak
Fiyat artışlarından olumsuz etkilenen sektörlerin başında gelen inşaatta, en çok kullanılan yuvarlak ve çekme demirlerde ekimden itibaren ton başına yüzde 110'a varan oranlarda artışlar oldu. Fiyat artışlarının durmaması ya da zararlarının giderilmemesi, birçok müteahhit, inşaat malzemeleri tedarikçisi ve taşeronu düşündürmeye başladı. "Bu bir afettir" diyerek inşaat, otomotiv ve beyaz eşya sektörleri için acil önlem alınması uyarısında bulunan Türk Mühendisler Birliği Başkanı Bülent Gürsoy, "Kimse farkında değil ama tahminen bir ay sonra inşaat başta olmak üzere otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde felaketler olacak. İnşaatta kullanılan yuvarlak ve çekme olarak tabir edilen demirlerde ekimden itibaren ton başına yüzde 110'e varan oranlarda artış var. Beş blok bina yapmak için 5 milyon YTL'lik demire ihtiyacınız varsa, şu anda bu demire 11 milyon YTL ödüyorsunuz. Bu demirleri satmaya bile kalksanız kimse almaz" dedi.
Otomotive haziran sonrası yansır
Ağırlıklı stokla çalışan ve yılın ikinci büyük alımını haziranda yapacak olan otomotiv sektörünün, fiyat artışından kaynaklanan sorunları yaz aylarında hissetmeye başlaması bekleniyor. Ege Otomotiv Derneği Genel Sekreteri Kasım Gündüz, sektörün endişeli bir bekleyişte olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Şu an kapasite düşüşü yok ama asıl acısı haziran-temmuz sonrası çıkacak. Sektörde yan sanayici daha çok AB'ye ihracat yapıyor. Rakibimiz Çin, Hindistan ve Mısır'ın ise demir üreticileri ile sabit fiyatlarda 10 yıllık anlaşmalar yaptığını duyuyoruz. İçerde Erdemir gibi işletmelerden alım yapamayan bazı yerli firmalar, yurtdışından ucuz hammadde ithal ediyor. Bu da yerli ara malı üreticisini vuruyor. Çok kısa sürede otomotivde sacın ve metalin kullanıldığı yürüyen aksam ve kaporta imalatı yapan 30-40 bin civarında firmada büyük sıkıntı olacak. Sektörün ortalama 2-3 milyon kişiye istihdam sağladığı düşünülürse, uzun vadede istihdamda nasıl bir sıkıntı yaratacağı da ortaya çıkar."
Vestel nihai ürün fiyatını yüzde 3 artırdı
Beyaz eşya sektörünün en temel hammaddesi sac fiyatları ise son altı ayda ton başına yüzde 70 arttı. Bu durum nihai ürün fiyatlarına da yansıdı. Vestel İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, sacın beyaz eşya üretiminin en temel hammaddesi olduğunu belirterek şunları söyledi: "Beyaz eşya üretiminde sac herşey demek. En temel hammadde olan sactaki bu fiyat artışı, maliyetlere de yansıyor. Bunun da nihai ürün fiyatlarına yansımaması kaçınılmaz. Biz de bir süredir fiyatlarda ufak ufak artışlar yaptık. Beyaz eşya ürün fiyatlarında yüzde 2-3 oranında artışlar uygulamaya başladık. Burada önemli olan bir diğer nokta da, tüketicinin bu artışları nasıl karşılayacağı. İleride tüketim talebinde de bir daralma olabilir. Şu an için bir sorun yok ama sonra ne olur bilemem."
|
19 Mayıs 2008
|
|
Dünya petrol rezervi azalıyor, Çin'in talebi artıyor
|
|
|
|
|
|
Dünya petrol rezervi 2007 yılı başında, bir önceki yıla göre binde 1 oranında azaldı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) BP enerji raporu, ABD enerji istatistikleri ve Uluslararası Enerji Ajansı verilerine dayanarak hazırladığı “2007 Petrol Piyasası Sektör Raporu”na göre, geçen sene dünya ülkelerinin günlük toplam petrol talebi 85,59 milyon varil düzeyinde oldu.
Bu miktarın 20,70 milyon varil ile yüzde 24,2'si ABD'ye, 7,68 milyon varil ile de yüzde 9'u Çin'in talebinden kaynaklandı.
Dünya petrol arzında, OPEC ülkelerinin payı hem 2006 yılında, hem de 2007 yılında bir önceki yıllara göre yüzde 1 azaldı.
ABD dışındaki OECD ülkelerinin dünya petrol arzındaki payı ise 2006 yılında 2005 yılına göre yüzde 2,2, 2007 yılında 2006 yılına göre yüzde 2,6 oranında azaldı.
Eski SSCB'nin 2006 yılı için toplam arzdaki payı 2005 yılına göre yüzde 3,3 , 2007 yılında ise 2006 yılına göre yüzde 3,7 oranında arttı.
Dünya toplam petrol arzı ise 2005 yılında 84,63 milyon varil/gün, 2006 yılında günde 84,60 milyon varil/gün, 2007 yılında ortalama olarak günlük 84,64 milyon varil düzeyinde istikrarlı olarak gerçekleşti. Geçen sene ABD günlük 8,48 milyon varil petrol arzında bulunurken, günlük talebi 20,70 milyon varili buldu.
DÜNYA PETROL REZERVİ
2005 yılında 1197,3 milyar varil olan dünya petrol rezervi, 2006 yılında yüzde 1 artarak 1209,5 milyar varile çıktı, 2007 yılın başında ise bir önceki yıla göre binde 1 azalarak 1208,2 milyar varile geriledi.
Toplam petrol rezervinin 914,6 milyar varili OPEC ülkelerine ait bulurken, dünyanın en büyük petrol kullanıcısı ABD 29,9 milyar varillik rezerve sahip bulunuyor.
Dünya petrol talebi incelendiğinde toplam talebin yüzde 60'ı OECD ülkelerine ait. Bir OECD ülkesi olan ABD'nin dünya petrol talebindeki payı da yaklaşık yüzde 21 oranında bulunuyor.
Dünya petrol talebi 2006 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1,3 arttı, aynı dönemde Çin'in petrol talebi ise yüzde 8,2 arttı, dolayısıyla Çin'in petrol talebindeki artış, dünya petrol talebindeki artışın çok üzerinde bir oranda gerçekleşti. Dünya petrol talebi geçen sene ise 2006 yılına göre yüzde 5,6 arttı.
2005-2007 dönemindeki dünya petrol talebindeki artışın yaklaşık yarısı Çin'den kaynaklandı. Uzak doğu'daki petrol talebi dünya petrol talebindeki dalgalanmalardan bağımsız bir şekilde, sürekli ve yüksek oranlarda artış eğiliminde olduğu da görüldü.
|
22 Mayıs 2008 |
|
|
|
|
|
Petrol fiyatları akılalmaz bir hızla yükselmeye ve rekorlar kırmaya devam ediyor.
Dün sabah 130 doları zorlayan petrol, gün içinde 132 dolara kadar ulaştıktan sonra bugün de 135 dolara tırmandı. Petrolün bu yeni rekoru kırmasında en önemli neden ise ABD'deki ham petrol stoklarının 5 milyon varilden fazla azalması oldu.
ABD Ham Petrolünün Temmuz ayı varil teslim fiyatı, Asya borsalarında 135,04 dolardan işlem görüyor.
ABD'deki petrol stoklarında yaşanan 5 milyon varillik düşüş, son 4 ayın en büyük haftalık düşüşü olarak kayıtlara geçti.
Bütün fonların petrolün peşine düştüğüne işaret eden uzmanlar, dolardaki düşüşün de petrole olan talebi artırdığını belirtiyor. Goldman Sachs'ın Mayıs ayı başındaki 200 dolarlık tahmininin giderek kendisine daha çok taraftar bulduğunu kaydeden uzmanlar, petrolden gelen her olumsuz haberin bir anda fiyatlarda yeni bir rekor oluşturduğuna dikkat çekiyor.
PETROL NEDEN YÜKSELİYOR?
DOLARIN DEĞERİNİN DÜŞÜK OLMASI
ABD Doları'nın diğer önemli para birimleri karşısında değerinin düşmesi, dolar varlıklarını nispeten ucuz olarak gören yatırımcıları petrol gibi diğer emtia alımlarına yönlendirdi. Doların değerinin düşmesi Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) gelirlerinin satın alma gücünü düşürdü ve dolar kullanmayan bazı tüketicilerin satın alma gücünü artırdı.
Öte yandan bazı uzmanlar yatırımcıların petrolü zayıf dolara karşı korunma amaçlı olarak kullandığını belirtiyorlar.
FONLAR
ABD Merkez Bankası'nın (FED) geçen yıl Ağustos ayının ortasından itibaren faiz oranlarını düşürmesi ve kredi krizinin etkilerini hafifletmek için merkez bankalarının mali piyasalara milyarlarca dolar pompalaması, petrol ve altın fiyatlarını artırdı.
Emeklilik ve hedge (yüksek riskli) fonlardaki yatırımların petrol dahil diğer emtiaya yönelmesi petrol fiyatlarını yükseltti.
TALEP
Petrolde daha önce fiyatlar arza ilişkin kaygılar yüzünden artarken, şu anda fiyatların yükselmesinde dünyanın en fazla petrol tüketen ülkeleri ABD ve Çin'in petrole olan talebinin büyük etkisi bulunuyor. 2004 yılındaki ani yükselişten sonra azalan küresel petrol talebi büyümesi artış eğilimini sürdürürken, yüksek fiyatların şimdiye kadar ekonomik büyüme üzerinde sınırlı etkisi oldu.
OPEC'İN ARZI SINIRLAMASI
Dünya petrolünün üçte birinden fazlasını üreten OPEC'in, fiyatların düşmesini engellemek için 2006 yılının sonunda petrol üretimini azaltmaya başlaması da fiyatların düşmesini engelledi.
Geçen yıl Aralık ayındaki toplantıda günlük üretim kapasitesini değiştirmeme kararı alan OPEC, tüketici ülkelerin daha fazla petrol üretmesi çağrılarına rağmen, piyasadaki petrol arzının yeterli olduğunu ifade ediyor.
NİJERYA-İRAN-IRAK
Dünyanın sekizinci büyük petrol üreticisi Nijerya'da petrol üretimi, petrol endüstrisine yönelik saldırılar nedeniyle Şubat 2006'dan bu yana kesintiye uğruyor. Petrol şirketlerine göre, saldırılar ve sabotaj nedeniyle Nijerya'nın günlük 559 bin varil petrol üretimi durdu. Dünyanın dördüncü büyük ihracatçısı İran'ın, nükleer programı nedeniyle Batılı ülkelerle yaşadığı gerginlik, petrol tüketicilerinin İran'ın petrol arzına ilişkin kaygılarını artırıyor.
Irak'ın yıllardır süren ambargo, savaşın ardından bitmek bilmeyen çatışmalar ve yeterli yatırım olmaması nedeniyle petrol endüstrisinden tam verim alamaması da fiyatların artmasında etkili oluyor.
|
25 Mayıs 2008 |
|
|
|
|
|
Fransız Societe Generale, işlemcisi Jerome Kerviel'in yol açtığı 7.2 milyar dolarlık dolandırıcılık skandalında neyin yanlış gittiği konusunda "Yeşil Görev" adı verilen 71 sayfalık rapor yayınladı.
Komitenin araştırmasında, bankanın 75 tane uyarıyı dikkate almadığı ve Jerome Kerviel'in yalnız hareket ettiği sonucuna varıldı. Buna karşın Kerviel'in bir iş arkadaşından yardım almış olabileceği de belirtildi. Birçok yabancı yayın bu yardımcının Thomas Mougard adlı asistan olabileceğini belirtti.
Yönetici zaafı var
Kerviel'in işlemleri bir asistan işlemci ile beraber gerçekleştirildiğine dikkat çekilen raporda "Asistan, Kerviel'in bankada yarattığı sorunları da biliyordu. Ancak yine de gizlemeyi tercih etti" yorumu da yapıldı. İşlemleri fark etmeyen banka yönetimini de ihmalkarlıkla suçlayan rapor Kerviel'in müdürünü de işini düzgün yapabilecek deneyime sahip olmadığı konusunda eleştirdi. Raporda , "Jerome Kerviel'in yöneticisi, olur olmaz pozisyonlara göz yumarak büyük bir yönetim zaafı gösterdi" denildi.
Asistan işten çıkartıldı
Kerviel ise yaptığı işlemlerin tamamından bankanın haberdar olduğunu savunarak, "Ben onlardan habersiz hiçbir işleme karışmadım. Suçsuzum" açıklaması yaptı. Raporun ardından Mougard'ın işten çıkartıldığı iddia edilirken mart ayında Kerviel skandalı ile bağlantısı bulunan Kerviel'in eski meslektaşı olan bir işlemci daha Fransız polisi tarafından sorgulanmak üzere tutuklanmıştı. Polis bankanın bürolarında arama yapıp tüm kayıtlara el koymuştu. Jerome Kerviel'in yol açtığı skandal bankanın bilançosunun geçtiğimiz yıl yüzde 82 oranında erimesine neden olmuştu. |
|
27 Mayıs 2008 |
|
|
|
|
|
Jaguar'ın büyük beklentilerle geliştirdiği yeni modeli XF, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de pazara çıkmadan önemli bir taleple karşılaştı.
LÜKS otomobil üreticisi Jaguar'ın Türkiye Distribütörü Ortaklar Otomotiv'in Genel Müdürü Oya Küçükberber, yeni Jaguar XF'ye Türk tüketicisinin büyük ilgi gösterdiğini belirterek, "Dünyada satışa çıkmadan 8 bin adetlik sipariş rakamına ulaşan yeni XF'yi Türkiye'de 75 bin Euro'dan başlayan oldukça rekabetçi fiyatlarla satışa sunuyoruz" diye konuştu. Yeni model için henüz fiyatı belli olmadan 30 adetlik sipariş aldıklarını söyleyen Küçükberber, "Bu yıl 120 adet XF satacağız. Bize ayrılan kotanın yüzde 25'ini araç daha Türkiye'ye gelmeden satmış olduk" dedi.
120 ADETLİK KONTENJAN BİLE AZ
Jaguar tarafından ilk etapta kendilerine 80 adetlik kontenjan verildiğini belirten Küçükberber, "Yaptığımız görüşmeler sonucunda bu rakamı yüzde 50 oranında artırıp 120 adete çıkardık. Bu yıl için daha fazlasını alabilseydik, onu da satardık. Çünkü bu yeni modele tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük ilgi var" diye konuştu. Küçükberber, yeni XF'nin spor bir aracın stil ve performansı ile lüks bir sedanın genişlik ve çok yönlülüğünü birleştirdiğini belirterek, dört farklı motor seçeneği bulunan otomobilin 75 bin Euro'dan başlayan anahtar teslim satış fiyatlarıyla Türkiye pazarına ithal edileceğini söyledi. Yeni Jaguar XF, 2.7-litre V6 çift-turbo şarjlı dizel, 3.0-litre V6 benzinli, 4.2 litre V8 benzinli, 4.2 litre süper şarjlı V8 benzinli olmak üzere dört farklı tipte motor seçeneği ile Türkiye pazarına sunuluyor.
Yollara çıkmadan ödülleri toplamaya başladı
Jaguar'ın en yeni modeli XF, İngiliz 'What Car' dergisi tarafından düzenlenen 'Yılın Otomobili' yarışmasında lüks segmentte birinciliğe ulaşmayı başardı. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında Frankfurt Otomobil Fuarı'nda tanıtılan ve Mart ayında piyasaya çıkacak olmasına rağmen oldukça talep gören XF, What Car dergisinin dışında daha önce de birçok ödül almayı başarmıştı.
YAYAYI ALGILAYIP KORUYOR
Yeni XF, sahip olduğu teknolojiler ve güvenlik ekipmanlarıyla da dikkat çekiyor. Yeni XF'de markanın yeni 'Yaya Temas Algılama Sistemi' bulunuyor. Sistem sayesinde, yayaya çarpma durumunda kaputun piroteknik olarak açılmasıyla göz açıp kapayıncaya kadar kaput ve motor arasında yastık etkisi yaratılıyor. Ayrıca, yeni XF'de sürüşü kolaylaştıran Elektronik Fren Yardımı, Elektronik Fren Güç Dağılımı, Anti-Blokaj Fren Sistemi, Dinamik Stabilite Kontrolü, Dönüş Fren Kontrolü ve Motor Çekme Torku Kontrolü ve Jaguar'da bir ilk olarak, gerekli durumlarda aracın hızını düşürerek ön tekerleklerin tutuşunu daha da iyileştiren Dışa Savrulma Kontrol Mantığı gibi sistemler standart olarak sunuluyor. Yeni XF'de Kör Nokta Monitörü, Ön ve Arka Park Yardımı gibi diğer sürücü yardımı özellikleri de bulunuyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 10 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|